Değerli Kolejliler,
Sizlerden isteğim bu yazımı sonuna kadar okumanızdır, çünkü bugüne kadar hakkımda yazılan, konuşulan hiç bir şeye cevap vermedim. Başkanlığını yürüttüğüm süre zarfında TED’in başarıları ve nereden nereye geldiği en güzel cevap niteliğindedir.
Ancak, bu sürede gösterdiğimiz gayretin karşılığında nelere maruz kaldığımızı, ben ve arkadaşlarımın tüm güçlerimizi seferber ederek kat ettiğimiz yolun bir özetini ve yılmadan yolumuza devam etme kararlılığımızı paylaşmak istedim.
1981 TED Ankara Koleji mezunuyum. Ben ve arkadaşlarım, 85 yıl önce Cumhuriyetimizin kurucu kadrolarının bir gelecek projesi olarak kurduğu derneğimizin o gün yazılmış amaçlarını yerine getirmek için yola çıktık. Tavizsiz bir azimle gerçek kıldığımız ve kılmaya devam edeceğimiz amaçlarımız:
Tüzüğümüzün 5 a, f ve g maddeleri uyarınca,
a) Kimsesizliği ve parasızlığı dolayısıyla okuma imkanı bulamayan ahlaklı, anlayışlı ve çalışkan Türk çocuklarına eğitim olanağı sağlamak,
b) Eğitime katkıda bulunmak amacı ile yurtiçinde ve yabancı ülkelerde üniversite ve her türlü öğrenim kurumları açmak,
c) Türk eğitim hayatına ve faaliyetlerine maddi ve bilimsel katkılarda bulunup destek sağlamaktır.
Bir tek hayalimiz vardı. Büyük Önder Atatürk’ün emanet ettiği kurumun sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmesini başarmak.
Bu hayal doğrultusunda çalışmalarımızı yürütürken nelere maruz kaldığımızı üzülerek paylaşıyor ve sizin değerlendirmelerinize bırakıyorum.
Benim için cemaat üyesi dediler. Hiçbir cemaatin üyesi değilim. Herhangi bir cemaatle ilgim olsa dershanelerin Türkiye’de en sevmediği kişi olmam mümkün değildir.
Bir derneği veya vakfı bir siyasi görüşe veya guruba teslim ederseniz onların Yönetim Kurullarının en az yarısından bir fazlasını o görüşten insanlar oluşturur. Kurumlar sadece bir kişi ile değil kurumsal yapılarla yönetilirler, Türk Eğitim Derneği ve TED Ankara Koleji’nin yönetim listesine baktığınızda böyle kişiler var mıdır? Hayır, kesinlikle bir kişi bile yoktur.
Bu yetmedi…
– Kolejli İşadamları Derneği’nin Kurucu Başkanlığını üstlendiği sırada dernek kuruluşu için kendisine emanet edilen parayı kendi özel işinde kullandığı (bu belgeleri ile ortaya çıkınca iade ettiği) için yollarımızı ayırdığımız Mehmet Konyalı’nın başkanlığında değişim hareketini kurup iftiralar atmaya devam ettiler.
Bu yetmedi…
– Aydın okulumuzda öğretmenlerimize zulüm yaptığı ve çocuklarımızın zehirlenmesine kadar hizmet kalitesini düşürdüğü için sözleşmesini feshettiğimiz eşimin kuzeni (bugün babası AKP belediye başkan aday adayı olan) Devrim Aksu’yu değişim hareketinin en önemli adaylarından yapıp kapı kapı dolaştırarak “Benim eniştem cemaat üyesidir.” dedirttiler.
Bu da yetmedi…
– Sosyal medyada (Facebook) yazılan yazılarda iftiraları o kadar ileri götürdüler ki, vefat etmiş rahmetli anneme bile hakaret boyutunda dil uzatacak kadar seviyesizleştiler.
– İnternette hakaret eden ve savcılığa verdiğim kişiler pişmanlıklarını belirterek “Ben kendisini (beni kastederek) hiç tanımam, çok içmiştim, ne yazdığımı hatırlamıyorum” dediler. Kolejlilerle davalık olmayı hoş görmeyerek şikayetimi geri aldım.
– Sizce insanların kendilerini kontrol edemeyecek kadar içip rahmetli anneme dil uzatması doğal mıdır?
Bu da yetmedi…
– Haldun Savcı, Türk Eğitim Derneği ve TED Ankara Koleji’ne ait olan Macunköy’deki eğitim parseli olan arsamızın bilirkişi değeri 320 milyon TL iken 280 milyona pazarladığımızı yazarak iftiralara bir yenisini ekledi. Teminat karşılığı imar değişikliği şartına bağlı satışta, kurumlarımıza herhangi bir para ödenmeden, arsanın mahkeme kararlı bilirkişi raporu 65.659.000 TL olarak açıklanmasına rağmen şu ana kadar özür dileyecek nezaketi gösteremedi.
Bu da yetmedi…
En son iftiraları ile TED’i kurum olarak yıpratacak kadar gözlerini karartıp belge üzerinde tahrifat yaparak, Türk Eğitim Derneği’nin Tam Eğitim Bursu öğrencilerinin listesine Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın çocuğunun adını ekleyip gazetelere servis ettiler. Ve bizi gazeteyi mahkemeye verememekle suçladılar.
Değerli Kolejliler,
Her gazete haber değeri gördüğü bilgiyi basar. Burada gazeteyi suçlayamazsınız. Burada asıl suçlu bu belgeyi tahrif eden (Haldun Savcı’nın kendi deyimiyle Ankara Koleji’ndeki tek helal süt emmiş) kişi ve bunu gazeteye servis eden Haldun Savcı’dır.
Bir kurum, yapmadığı bir şeyi belgelerini ortaya koymak dışında ispat etmek zorunda değildir. Eğer iftira atmıyorsa ve gerçekten Kolejliyse Haldun Savcı yönetimleri dava edip, onları istifaya mecbur bırakmak zorundaydı. Oysa, böyle bir belge olmadığı ve yazdıklarının hepsi iftira olduğu için bunu yapamadı. Kaldı ki, bakanın açmış olduğu davalarla bu belgenin sahte olduğu hukuki olarak ortaya yakında çıkacaktır. Mahkeme kararıyla iki gazete de tekzip yayınlamak mecburiyetinde kalmıştır.
Bu da yetmedi…
– Bugünün koşullarında Kurucu İrademize bağlılığımızı göstermek ve o günkü ruhu aynen koruduğumuzun tekrar altını çizmek için binlerce kişiyle Anıtkabir’e gittik. Bunu gölgelemek için çocukların bir kısmının mozoleye yürümediğini sosyal medyada yazarak bu girişimi gölgelemeye çalıştılar.
Halen bu asılsız iftiraları yapanlar farklı bir gurubun altına girerek telefon aracılığıyla seviyesiz iftiralarını Kolejlilere aktarmaktadırlar. Elbette, her Kolejli her makama aday olabilir. Türk Eğitim Derneği’nin görevi (yöneticilerinin görev bilinci ile şimdiye kadar da yaptığı gibi) hiçbir fark gözetmeden o makama oturanlara destek olmaktır.
Bizler bu bilinçle yılmadan onurlu çizgimizde yolumuza devam edeceğiz ve aşağıda özetlediğim başarılarımıza yenilerini ekleyeceğiz.
Başkaları ülkenin fakir çocuklarına burs verip onları kendi ideolojilerine göre yetiştiriyorlar diye hayıflanmak yerine, o çocuklara sahip çıkmaya başladık. Tam Eğitim Bursu ile 869 öğrenciyi öncü çocuklar olarak yetiştiriyoruz. Başarılı ama maddi imkanı olmayan çocuklarımıza sahip çıkarak 10.000 genç meşaleye ulaşmayı hedefledik.
Üniversite sınavında Türkiye birincisi, ikincisi, sporda balkan şampiyonları çıkardık. Bugün öğrencilerimizin %35 Mühendislik – Mimarlık, % 32’si Tıp – Sağlık Bilimleri, % 16’sı İİBF ve Hukuk, % 17’si ise diğer fakültelerde okumaktalar.
2000 yılında derneğimiz burslara 179.060 TL ayırabilirken, 2013 yılında 2.577.052 TL ayıracak noktaya getirdik. Son on yılda burs için öz kaynaklarımızın dışında 16.179.929 TL kaynak yarattık.
Okul sayımızı 13’ten 31’e, öğrenci sayımızı 11.152’den 20.079’a çıkardık.
Tüm okullarımızı bölgenin lider okulları haline getirdik.
Bulunduğumuz illerde devlet okulu öğretmenlerini eğiterek, o ilin eğitim seviyesinin yükselmesine katkıda bulunduk.
Hayalimiz olan TED Üniversitesi’ni tarihimizin barındığı Kolej semtindeki eski binalarımızı yenileyerek açtık.
Ülkemizin eğitim alanındaki en önemli sivil toplum örgütü haline gelip, sınavlar, dershane sistemi, 4+4+4 gibi eğitimdeki birçok yanlış yapılanmaya karşı mücadele ettik, gündemi belirledik.
Derneğin yaptığı çalışmaların medya reklam eşdeğer karşılığını 2012 yılında bir kuruş harcamadan 26.941.362 dolara çıkardık.
2005 – 2012 yılları arasında ise toplam 116.966.665 dolarlık karşılık oluşturarak derneğimizin ülkemizin eğitim alanında en etkin ve aranan sivil toplum örgütü olduğunu kanıtladık.
Türk Eğitim Derneği adı taşıyan kuruluşlara 2003 – 2012 arasında 14.902.285 TL yardım yaptık.
2000 yılı sonunda kasada 2.154.418 TL varken 2012 yılında, yapılan çok ciddi yatırımların yanında bunun 17.919.362 TL’ye çıkarılmasını sağlayarak ülkenin iktisadi olarak da güçlü yapılarından birini oluşturduk.
Unutulmamalıdır ki, ihtirasları uğruna karşılarındaki insanların aileleri, arkadaşları ve onurlarını hiçe sayarak iftira atmayı meziyet sayan hiç kimse, bu Cumhuriyetin yarattığı ve sorumluluk yüklediği “TED Kolejli” sıfatına layık değildir.
Onur, haysiyet ve ilkelere bağlılık en önemli meziyetimizdir ve öyle de olmalıdır.
Ta ki kötüleri yıldırana kadar…
Bulunduğum konumun sorumluluğu ve kurum olmanın gereği doğrultusunda ve yukarıda yazdıklarımın yeterince aydınlatıcı olduğu inancıyla, daha önce de hep söylediğim gibi dostlarımdan polemiğe girmemelerini rica ediyorum.
Takdir tüm TED Kolejlilerindir.
Saygılarımla.
Selçuk Pehlivanoğlu ‘81