Etiket arşivi: Türk Eğitim Derneği

“Ortaöğretime ve Yüksek Öğretime Geçiş Sistemi” Araştırması

Türk Eğitim Derneği (TED) tarafından yaptırılan “Ortaöğretime ve Yüksek Öğretime Geçiş Sistemi” araştırmasının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.” ifadesi; Türk Eğitim Derneğinin yaptığı araştırmanın ortaya koyduğu gerçeklerden rahatsızlıkla verilen bir tepkidir.

Derneğimizin araştırması 12 istatistiki bölge biriminden birer il seçilerek, Türkiye genelinde 12 ilde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada İlköğretimde 3.870 öğrenci ve 1.895 veli, ortaöğretimde 2.854 öğrenci, 944 lise mezunu ve 1.783 veliye anket uygulanarak; toplamda 11.346 denek ile gerçekleştirilmiştir.

Raporda ortaya çıkan sonuç okul eğitiminin sınavların gölgesinde kalmasıdır;
– Sınavda yer almayan derslerde test çözülmesi ve sınava hazırlık çalışması yapılması
– Sınavda yer alan derslerde bile bazı konuların sınavda soru çıkmadığı düşüncesiyle işlenmeden geçilmesi,
– Okullarda müfredat bütünlüğünün bozulması ve öğretilen konuların-derslerin sınavda soru çıkan konulara indirgenmesidir.

Derneğimiz okuldaki eğitimin kalitesinin ve okullar arasında eşitliğin geliştirilmesine odaklanmaktadır:
– Ülke genelinde kaliteli ve eşit eğitim para ile satın alınan özel derslerle ve dershanelerle sağlanamaz. Bu durumda parası olmayan nasıl eşit eğitim alabilir.
Dershanelerin varlığı ve çokluğu okuldaki eşitsizliği ortadan kaldırmıyor. Tam aksine okul içinde çözülmeyen sorunlara okul dışında

– çözümler aranmaktadır. Devletin sorumluluğu okullarda her çocuğa fırsat ve imkan eşitliği sağlamaktır. Fırsat ve imkan eşitliği başta Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu ile güvence altına alınmış olmasına rağmen, eğitim sisteminde öğrencilere fırsat ve imkan eşitliği sağlanamamaktadır.
– Eğitimin amacı Anadolu’da bir ilden birinci çıkarmak değildir. Bu ülkenin geleceği için tüm çocukların iyi bir eğitim almasıdır. Bir çobanın sınavlarda derece yapması, eğitim sistemi adına bir başarı değildir. Diğer çobanlarla, dar gelirli ailelerin çocukları ile kim ilgilenecek?
– Yalnızca Derneğimizin yaptığı araştırmalar değil, raporda ayrıntılı olarak tartışıldığı üzere, ulusal düzeyde sınav sonuçlarına ilişkin veriler ile ülke olarak taraf olduğumuz PISA, TIMMS, PIRLS gibi araştırmaların sonuçları da öğrencilerimizin çok az bir kısmına iyi bir eğitimi verebildiğimizi göstermektedir. Diğer çocuklarımız iyi bir eğitim hakkından yoksun kalmaktadır. Öğrencilere okullarda daha eşit ve daha kaliteli bir eğitim verilmesi isteğimizin aksini düşünen olabilir mi? Bu talebimizi ifade ederken, mevcut durumu da bilimsel araştırma bulgularına dayalı olarak ortaya koymak, aklın ve bilimin gereği olarak görülmektedir.

Öğrencilerin dershaneye yönelmesi sınav sisteminin ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Amaç bu çarpıklığın düzeltilmesidir. Serbest piyasada dershane de olabilir, özel ders de olabilir. Sınav sisteminin çocukları okul dışında öğrenme yolları aramak zorunda bırakması bir çarpıklıktır. Dershane sayısını artması da bu çarpıklığın bir sonucudur

öğrenme yolları aramak zorunda bırakması bir çarpıklıktır. Dershane sayısını artması da bu çarpıklığın bir sonucudur.

SBS uygulaması ile birlikte ilköğretimde dershaneye giden öğrencilerin oranı hızla artmıştır. Sınavın yarattığı sorun daha fazla sınav ile çözülemez. Tam aksine, daha fazla sınav sorunları katlayarak artırmıştır. Bu gerçek bugün Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm taraflarca kabul edilmektedir.

Dershane sayısı ile lise sayısının karşılaştırılamayacağını ifade eden çevreler, dershanedeki öğrenci sayıları ile okullardaki öğrenci sayısını kıyaslamaktadır. Dershanelerde okullardaki öğrenci sayısından daha çok sayıda öğrenci olabilir mi? Çözüm; “bu çocuklar okullarda iyi bir eğitim alamıyorlarsa, dershaneye gitsinler, özel ders alsınlar, kurslara-etütlere gitsinler” demek mi? Yoksa bu çocukların eşit ve kaliteli bir eğitimi okulda almalarını sağlayacak bir eğitimi sistemi oluşturmakta mı? Derneğimiz araştırma raporlarında çözümün okullarda olmasını ve bu çözümün de yollarını ortaya koymaktadır.

Sınava hazırlık için öğrenciler okulu bırakıp dershaneye gidiyorsa, bu sonuç eğitim sistemi için ciddi bir zaaftır. Öğrenciler okul eğitimini yetersiz gördüğü ya da sınava hazırlık için okuldaki eğitimin yeterli olmadığını düşündüğü için dershaneye gidiyorsa, sorun okul dışında değil okulun içinde çözülmek zorundadır. Öğrencilerin okul yerine dershaneleri tercih etmesi, Derneğimizin yaptığı araştırmaların net bir şekilde ortaya koyduğu

bir sonuçtur. Ne yazık ki bu sonuç, dershane sektörünün temsilcileri tarafından “dershanelerin iyi ve gerekli olduğu”nun kanıtı olarak yorumlanmaktadır. Biz, Türk Eğitim Derneği olarak, bu sonucun okulların ikinci planda kaldığı ve öğrencilerin okulda iyi bir eğitim alamadığının bir göstergesi olarak görüyor ve okullardaki eğitimin iyileştirilmesi için çözüm önerilirimizi de sunuyoruz.

Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre eğitim öğrencilere Milli ve manevi değerleri kazandırmayı amaçlar. Hangi kanunda, hangi yönetmelikte ve hangi yasal metinde eğitimin amacında öğrencilere sahte rapor almayı öğretmek vardır. Hangi milli ve manevi değer çocukların hasta olmadıkları halde rapor almalarını ahlaki olarak görür. Ne yazık ki, sınav sistemi eğitimi amacından saptırmaktadır. Kaybettiğimiz şey geleceğimizdir.

Burs kampanyalarının eğitime katkısı

70 milyonluk bir nüfusa sahip ülkemizde 2009 yılı itibarıyla eğitim sistemi içindeki toplam öğrenci sayısı 19 milyon 935 bin 277’dir. Bu kadar yüksek bir nüfusun eğitime erişiminin sağlaması, eğitimde fırsat eşitliğinin yaratılması, nitelikli eğitim sunulabilmesi ve on yıllardır biriken sorunların ivedilikle çözüme kavuşturulması, devletin olanaklarıyla ne yazık ki bir yere kadar sağlanabilmektedir. Türkiye’deki okullaşma oranları eğitimde hangi noktada olduğumuzun en önemli göstergelerinden biridir. Okullaşma oranları, okul öncesinde 3-5 yaşta %8, 6 yaşta %29, ilköğretimde %97,37, ortaöğretimde %58,56, yükseköğretimde ise % 20,14’tür. Okumaz-yazmazlık sorunu nüfusun %10,2’lik kısmında hala mevcuttur. MEB (2009) bütçesinin GSYH’ye oranı % 2,51’dir. Bu göstergeler sorunların büyüklüğünü ve çözümlerinin zorluğunu ortaya koymaktadır.

Okumaya devam et

Burs olanakları sayesinde eğitimde optimum fayda sağlanabilecektir.

Eğitim gönüllüsü onlarca vakıf, her yıl akademik yönden başarılı ama maddi imkanları kısıtlı olan ilk ve ortaöğretim öğrencileri ve üniversiteli gençleri maddi açıdan destekleyerek geleceğe hazırlamaya çalışmaktadır. Bu iyi niyetli çabaların amacına ulaşmasında en önemli husus burs sisteminin optimum fayda sağlanması ve kaynakların en doğru ve etkin bir biçimde kullanılmasıdır.

70 milyonluk bir nüfusa sahip ülkemizde 2009 yılı itibarıyla eğitim sistemi içindeki toplam öğrenci sayısı 19 milyon 935 bin 277’dir. Bu yüksek oranla, devletin eğitime erişim sağlaması, eğitimde fırsat eşitliği yaratması ve nitelikli eğitim sunabilmesi ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla sorunların çözümünü yalnızca devletten beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Son yıllarda eğitim ile ilgili sorunların çözümünde devlet ve özel sektörün işbirliğinde gerçekleştirilen projelerin arttığı, buna sivil toplum kuruluşlarının çabaları da eklendiğinde ve ayrılan fonlar verimli kullanıldığında maksimum fayda sağladıkları ve sosyal adalet adına önemli adımların atıldığı görülmektedir.

Okumaya devam et

Onlar bizim çocuklarımız, yaşamak onların da hakkı…

Orta öğretimin şu anki yapısı 21. yüzyılda bilgi toplumunun gerekleri ile donatılmış kuşakların yetişmesini sağlayacak bir vizyona dayanmamaktadır. Lise çeşitliliği üzerine kurulu bu yapılanma, amaç ve işlevleri bakımından farklılık göstermeyen ortaöğretim kurumlarının, farklı lise türleri olarak ve farklı adlarla yapılandırılmaları yapay bir ayrıştırmadır, 20. yüzyılın sanayi toplumunun gereklerini karşılamaya yöneliktir ve ortaöğretime geçiş sisteminde sorunlar yaratmaktadır.
Yükseköğretimde ise kapasitenin yetersiz kalmasının yükseköğretime yerleştirilemeyenlerin üniversite kapısında yığılmalarının yanı sıra istihdam edilebilirliği sağlayacak yeterliklerle donatılmamış, toplumsal ve ekonomik açıdan bir artı değer yaratamayan mezunlar verilmesi gelecek açısından bir tehdit oluşturmaktadır.
Gerek ortaöğretime, gerekse yükseköğretime geçiş süreci, okulları eğitim-öğretim amaçlarından uzaklaştırmış, sınav odaklı bir öğretim süreci oluşmuş, öğrencileri hayata bütünsel hazırlamak yerine test çözmekten başka becerileri olmayan bireylere dönüştürmüştür.

Okumaya devam et