Burs olanakları sayesinde eğitimde optimum fayda sağlanabilecektir.

Eğitim gönüllüsü onlarca vakıf, her yıl akademik yönden başarılı ama maddi imkanları kısıtlı olan ilk ve ortaöğretim öğrencileri ve üniversiteli gençleri maddi açıdan destekleyerek geleceğe hazırlamaya çalışmaktadır. Bu iyi niyetli çabaların amacına ulaşmasında en önemli husus burs sisteminin optimum fayda sağlanması ve kaynakların en doğru ve etkin bir biçimde kullanılmasıdır.

70 milyonluk bir nüfusa sahip ülkemizde 2009 yılı itibarıyla eğitim sistemi içindeki toplam öğrenci sayısı 19 milyon 935 bin 277’dir. Bu yüksek oranla, devletin eğitime erişim sağlaması, eğitimde fırsat eşitliği yaratması ve nitelikli eğitim sunabilmesi ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla sorunların çözümünü yalnızca devletten beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Son yıllarda eğitim ile ilgili sorunların çözümünde devlet ve özel sektörün işbirliğinde gerçekleştirilen projelerin arttığı, buna sivil toplum kuruluşlarının çabaları da eklendiğinde ve ayrılan fonlar verimli kullanıldığında maksimum fayda sağladıkları ve sosyal adalet adına önemli adımların atıldığı görülmektedir.

Eğitim ne yazık ki hala toplumun tüm kesimlerinin öncelikli konusu haline gelmemiştir. Sağlanan burslar çoğu zaman bireysel düzeyde kalmaktadır. Bursu veren kişi sosyal bir sorumluluğu yerine getirmenin verdiği mutluluğu tatmaktadır. Bu bursların uzun vadeli getirisinin olması gerektiği unutulmamalıdır. Yalnızca bursu alan öğrenciler değil, içinde bulundukları toplum ve yaratılmaya çalışılan gelecek de büyük fayda sağlayacaktır.

Bu amaca hizmet etmek için yönetişim (governance) artık çok kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Artık devletin önde olduğu değil, sivil inisiyatifin önde olduğu bir anlayış hakim olmaya ve ‘yönetişim’ kavramı ön plana çıkmaya başlamıştır. UNESCO Herkes için Eğitim Küresel İzleme Raporu 2009’ da yönetişimi geliştirmeye yönelik dört anahtar kavramdan bahsedilmektedir. Bunlar; bireysel projelerden sistem-yönelimli programlara geçişin sağlanması, ulusal boyutta bir sahiplenmenin yaratılması, hükümet sistemlerinin kullanılmasıyla yardımların sıraya konulması, bağışçılar arasındaki eşgüdümün iyileştirilmesi olarak ele alınmıştır. Bu dört kavramın benimsenmesi, sağlam bir burs sisteminin oluşturulması için yeterli olmamaktadır. Bursların kimler tarafından sağlandığı, sağlayanların ideolojik yapılara mesafesi, ekonomik özerklikleri, şeffaflıkları, gönüllülükleri, bilimsellik ve güvenirlikleri belirleyici özelliklerdir. Bu özellikler ortak bir paydada buluştuğunda çok daha ileri düzeyde işbirliği sağlanacak, ortak projeler yürütülmesi konusundaki engeller ortadan kalkacaktır. Bu anlamda Türkiye’de maddi imkanı olmayan öğrencilere fırsatlar sunan pek çok girişimden bir tanesi de bir Cumhuriyet kurumu ve 82 yıllık bir geçmişe sahip Türk Eğitim Derneği tarafından ‘10.000 Genç Meşale, Daha Aydınlık Türkiye’ adı altında yürütülen eğitim seferberliğidir. Öğrencilere ‘Tam Eğitim Bursu’ sağlanmakta, kurumsal ve bireysel bağışçılar üniversite hayatlarının sonuna kadar onlara destek olmaktadır. Bursiyerlere yalnızca maddi destek sağlamakla kalmayıp, öğrencilerin gelişimlerini uzmanlar aracılığıyla izlemekte, eğitim hayatları boyunca takibini yapmakta ve barınmasından servisine, kıyafetinden cep harçlığına kadar tüm ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Türk Eğitim Derneği’nin amacı hem kendilerinin hem de başkalarının hayatını değiştirebilecek değerler ve becerilerle donatılmış öncü çocuklar yetiştirmektir.