Etiket arşivi: Üniversiteler

Üniversitelerde Çeşitlilik Bir Gereklilik ve Zenginliktir

Yükseköğretim hem kamunun malıdır hem de kamu eliyle üretilmekte olan bir hizmettir. 1984 yılında Vakıf Üniversitelerinin Türk Yükseköğretimine girmeleriyle bu kamu malının özel olarak sunumu başlamıştır. Bilkent Üniversitesi (1984), Koç Üniversitesi (1992) ilk vakıf üniversiteleridir. Tıpkı devlet üniversitelerinde olduğu gibi 2547 sayılı Yüksek Öğrenim Kanunu’na tabidirler. Şu anda, Türkiye’de 94 devlet, 38 vakıf üniversitesi bulunmaktadır. Vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerinden farkları kendi önceliklerini saptayıp buna göre eleman alma ve öğrenci yetiştirme politikası oluşturabilmeleridir ki bu da şu anki mevcut durum içinde aslında bir çeşitlilik ve zenginlik yaratmaktadır. Özel kuruluşlar eliyle yükseköğretimin sunumu değişik biçimlerde gerçekleşmektedir. Bunlar arasında kar amacı gütmeyen (non-profit) vakıf üniversiteleri (Harvard, Stanford), kar amacı güden (for-profit) kurum üniversiteleri (University of Phoenix, Dewry University), şirket (corporate) üniversiteleri (Motorola University, Oracle University), sınır ötesi (transnational) üniversiteler (Nottingham, The Apollo Group) ve sanal (virtual) üniversiteler (Tec de Monterry) bulunmaktadır.

Amerika’daki üniversite sistemini diğer ülkelerden farklı ve üstün kılan
sistemin sürekli bir değerlendirmeden geçirilmesi, raporlar yazılması ve
elde edilen sonuçlara göre önlemlerin alınmasıdır. Örneğin bu raporlarda doktora eğitimi bir bilim dalındaki tüm konuları kapsayan standart model, alt disiplin modeli, disiplinler arası model, probleme yönelik model, ya da disiplinler üstü model olarak
sınıflandırılabilmektedir. Oysa ülkemizde üniversitelerde öğrencilere hala standart doktora programları sunulmaktadır.

Bir üniversite öğrencisine verilecek eğitimin başarısı nerededir? Türkiye’de ne yazık ki öğrencilerin belli bir kalıba dökülerek ve belli bir modele göre koşullandırılması, faklılıklarının bilenmesi yerine törpülenerek yok edilmesi, adeta aynı tornadan çıkmış, dünyayı tek bir bakış açısıyla gören, işlerin yapılışında aynı yolu izleyen, kullandığı yöntemler ve düşünme sistemleriyle diğerleriyle hiçbir farklılık göstermeyen tek tip insan yetiştirilmeye çalışılması başarı olarak sunulmaktadır. Ya da bir üniversitenin başarısı kimi zaman yayın indeksine bakarak belirlenmekte, kimi zamanda öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı hesaplanmaktadır.

Measuring Up 2008 Yüksek Öğrenim Raporu’na (U.S.A) göre bir ülkenin yüksek öğretimdeki başarısını/başarısızlığını kanıtlayan kriterler şunlardır: 1.yüksek öğrenime hazırlıktaki başarı 2. yüksek öğrenime katılımın yüksekliği 3. yükseköğrenimin aile/öğrenci tarafından maddi olarak karşılanabilmesi 4. yüksek öğrenime katılanların üniversiteyi bitirebilmesi 5. yüksek öğrenim mezunlarının ülke ekonomisine katkısı 6.üniversite eğitimi almış vatandaşların yaşamla ilgili bilgi ve becerileri.

Bugün gelinen noktada yükseköğrenim YÖK sisteminden öğrenci alımına, rektörlük seçiminden üniversitelerin malî ve idari özerkliğine kadar yoğun problemlerin yaşandığı ve süreklilik kazandığı bir alan haline gelmiştir. YÖK tarafından yürütülen düzenleyici sistem değiştirilebilir ve üniversitelerin iç yönetimine fazla müdahaleci bir tutumdan vazgeçilebilir. Sorunların ele alınışı en alttaki yetkilinin sorumluluğunda olabilir, yani ‘yerindenlik’ kavramına dayandırılabilir. Sistemin tüm aşamalarında ve işleyişi sırasında öz değerlendirme çalışmaları yapılabilir. Tüm aktörlere (rol alanlara) sorumluluk yüklenebilir.

Üniversitelerin belli başlı üç misyonu bulunmaktadır: eğitim-öğretim sunmak, araştırma yapmak ve toplumsal hizmet vermek. Üniversitelerin bu üç misyonu da yerine getirirken aynı anda en iyiyi yakalamaları oldukça güçtür. Önemli olan çağın değişen koşullarına uygun siyasaların geliştirilmesi ve yüksek öğretim kurumlarının çevresindeki diğer kurum ve kuruluşlarla birlikte evrilmeleridir.