Türk Eğitim Derneği, Atatürk’ün gösterdiği hedef doğrultusunda, çoğu Cumhuriyetin kurucuları arasında yer alan isimlerin bir araya gelmesiyle, 31 Ocak 1928’de kuruldu. 80 yıl içinde, ekonomik yetersizlikler nedeniyle öğrenim olanağı bulamayan 46 binden fazla öğrenciye kendi öz kaynaklarıyla karşılıksız burs veren Türk Eğitim Derneği, Türk çocuklarının bilimsel, kültürel ve sportif başarılarına yönelik projeler kapsamında 22 okul, 1 temsilcilik ve 1 öğrenci yurdunu da faaliyete geçirdi.
Türk Eğitim Derneği, kuruluşundan bu yana, başarılı fakat maddi olanakları yetersiz öğrencileri desteklemeyi öncelikli toplumsal sorumlulukları arasında gördü. Zamanla kapsamı giderek genişleyen bu destek, temelde öğrencilere eğitim hayatları boyunca verilen karşılıksız burs niteliğini taşıyor. Ancak, Türk Eğitim Derneği için, verilen desteğin bir gencin hayatını “nasıl” etkileyeceği ve değiştireceği de çok önemlidir.
Türk Eğitim Derneği bursları, öğrenciye yalnızca eğitimi boyunca akademik gelişimine ilişkin yeterli ve sürekli maddi desteği değil, sosyal, kültürel ve psikolojik anlamda kapsamlı manevi desteği de içeriyor. Türk Eğitim Derneği’nin Tam Eğitim Bursu’nun diğer burslardan önemli farklılıklarından bazıları:
• Burs alabilmek ve/veya alınan bursun devam edebilmesi için maddi olanakların yetersiz olmasının yanı sıra başarılı olunması önemli bir koşul.
• Burs ile cep harçlığı dahil öğrencinin tüm eğitim masrafları karşılanıyor.
• Öğrenci, başarılı olduğu sürece üniversite eğitiminin sonuna kadar sürekli burs alabiliyor, Türk Eğitim Derneği bunu garantiliyor.
• Rehberlik ve psikolog desteği ile öğrencinin gelişimi sürekli izleniyor.
• Öğrencinin aile ortamından yeni okuluna sorunsuz geçişi ve sosyal adaptasyonu takip ediliyor.
• Sadece akademik değil kültürel ve sosyal gelişimi için destek veriliyor.
• Gerekli durumlarda özel ders desteği (dershane, yabancı dil vb.) sağlanıyor.
• www.turkegitimdernegi.org.tr sitesinden özel şifre kullanılarak öğrencinin performans takibi yapılabiliyor.
Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu “Hâlâ toplam nüfusumuzun yüzde 12,6’sı okuma yazma bilmiyorsa, 17 bin 636 okulda 646 bin çocuğumuz 1., 2., 3. ve 4. sınıflarla birleştirilmiş bir biçimde eğitim alıyorsa, AB standartlarında okul öncesi eğitim yüzde 75 iken bizde 3-5 yaşta yüzde 8,10 civarındaysa, maalesef riskin farkında değiliz. Kendi çocuklarımızın yanında diğer çocukların da karınlarının tok olması ve eğitim olanaklarından eşit bir biçimde yararlanmaları gerekir. Eğer bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getirirsek, Türkiye gerçekten güçlü bir ülke haline gelecektir. Bu ülkenin geleceği için hepimiz emek sarf etmek zorundayız.” açıklamasını yaptı.
Çevrenizde bir Sosyal Sorumluluk Projesi olarak eğitime katkıda bulunmak isteyen kurumlara da, Kurumsal İşbirliği çerçevesinde Türk Eğitim Derneği ile temasa geçmeleri yönünde bilgi vermeniz çok yararlı olacaktır.
www.turkegitimdernegi.org.tr
