Zamanı gelmedi mi?

“Yanlış yolda ne kadar giderseniz gidin, bu sizi doğru bir hedefe götürmez!” Çok uzun bir süredir eğitim sistemimizin içinde bulunduğu durumu özetleyen bir söz. Hedefimiz, öncelikle tüm çocuklarımızın geleceğe umutla bakmalarını sağlamak, aklın ve bilimin yolunda yetiştireceğimiz nesillerimizin çağdaş dünya vatandaşı olabilmelerinin önünü açmak olmalı.

Peki çok ama çok uzun yıllardır ülke olarak bu hedef doğrultusunda ne yapıyoruz? Çocuklarımızın en güzel yıllarını, “sıralama sınavı kabusu”na dönüştürmekle kalmıyor, onlara bu acımasız oyunun kurallarını sürekli değiştirerek güvensizlik ve umutsuzluk aşılıyoruz. Gün geçmiyor ki, eğitimde yeni bir sorunu tartışmayalım.

Anayasa Mahkemesi’nin dershanelerin dönüştürülmesi yönündeki kararı iptal etmesi üzerine çok şey konuşuldu, gerekçeli karar çıktıktan sonra da bu konu çok tartışılacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sonraki dönem için açıklayacağı düzenlemeler eğitimin yeni gündem maddesi olacak. Ancak tüm bu anlık ve hep kriz haline dönüşen kararların, gelişmelerin ötesinde konuya aklı selim bir biçimde yaklaşma zorunluluğu var.

Bu büyük ülkenin tarihi birikiminin ışığında başta siyaset kurumu olmak üzere kamu, özel ve sivil tüm unsurların eğitim sistemimiz üzerine harekete geçmesinin vakti gelmedi mi? Sorunlar sorun doğurdukça içinden çıkılamaz boyutlara ulaşan bu sistemin topyekun dönüşüme ihtiyacı olduğu gerçeğinden hareket ederek yanlış yolda yürümekten vazgeçmeliyiz. Eğitimin siyaset üstü bir ülke ödevi olduğunu anlamalıyız.

Biz Türk Eğitim Derneği olarak, kısa bir süre önce bu sorumluluğun gereğini yerine getirerek bütünsel bir yol haritası hazırladık. Eğitim sistemimizin dönüşümüne katkı sağlayacağını, bu yöndeki kararlı, iyi niyetli adımlara zemin oluşturacağını düşündüğümüz Ulusal Eğitim Programı’nın, son tartışmalardan sonra bir kez daha tüm ilgililerce dikkatle incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, üzerinde gerçekten büyük emek harcanan ve ilk kez gerçekleştirilen bu çalışmanın, eğitim alanında en büyük sivil toplum kuruluşu olmanın sorumluluğuyla tozlu raflar arasında kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Seçimlerden sonra oluşan 25. Dönem parlamentosunun dikkatini, eğitimde bir ulusal program zorunluluğuna çekmek için çaba harcayacağız.

Biliyoruz ki, atılan her adım, verilen her karar, çocuklarımızın dolayısıyla ülkemizin kaderi için hayati önem taşıyor.